Untitled Document
EFA ONURSAL ÜYESİ INAKI IRAZABALBEITIA’NIN BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞI İLE İLGİLİ İZLENİMLERİ 26.08.2015-14:51
DEB Partisi’nin gözlemci üyesi olduğu Avrupa Hür İttifakı’nı (EFA) temsilen DEB Partisi’nin düzenlediği merhum liderimiz Dr.Sadık Ahmet’i vefatının 20.yılında anma törenine katılan AP eski milletvekili ve İspanya’daki Aralar Partisi Uluslarası İlişkiler Direktörü İnaki İrazabalbeitia Batı Trakya ziyaretiyle ilgili izlenimlerini kendi internet sitesinde yayınladı.
Inaki Irazabalbeitia İngilizce olarak kaleme aldığı yazısında AB’nin sınırları içinde kalan bir azınlığın nasıl ayrımcılığa maruz kaldığına tanıklık ettiğini, DEB Partisi’nin düzenlediği dokunaklı bir törende konuk olduğunu belirtti.

Dr. Sadık Ahmet’in 24 Temmuz 1995 tarihinde trafik kazasında hayatını kaybettiğini, DEB Partrisi’nin kurucusu ve Yunanistan’daki Türk toplumunun lideri olduğunu, toplumunun dilsel, kültürel ve insan hakları savunuculuğunun yanı sıra Yunanistan Parlamentosu’nun eski bir milletvekili olarak görev yaptığını anlattı.

Batı Trakya Türk toplumunun 150.000 kişiden oluştuğunu, ekonomilerinin tarıma dayandığını ve bölgenin Yunanistan’ın en az gelişmiş bölgesi olduğunu ifade etti.

Özellikle gençlerin bölgede aile kurmak ve geçimlerini sağlamak için yeterli fırsata sahip olmadıklarını, bu sebeple diğer Avrupa ülkelerine ve çoğunlukla da Almanya’ya göç ettiklerini, bu göçün kendileri için tek umut olduğunu ifade etti. Bölgede birçok toplum sivil kuruluşunu ziyaret ederek bilgi aldığını belirten İnaki Irazabalbeitia, Lozan Antlaşması’nın 1923 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanırken Türkiye’deki Rum toplumu ile Yunanistan’daki Türk toplumunun hem kültürel, hem de siyasi haklarının garanti altına alındığını, ancak Yunanistan’ın bu antlaşmayı bahane ederek Yunanistan’daki Türkleri tanımadığını dile getirdi.

Lozan Antlaşması’nın Yunanistan’da ilköğretim okullarında iki dilli eğitim (Yunanca ve Türkçe) hakkını Türklere verdiğini, ancak ortaokul ve anaokul hakkında hiçbir şey söylemediğini anlatarak, Yunanistan’da zorunlu olan anaokullarında Türklerin iki dilli eğitim taleplarine olumlu yanıt vermediğini yazdı. Yunan makamlarının çift dilli ortaokullar için talebi karşılamadığını ve hiçbir yeni lisenin açılması için yetki vermediğini belirtti.
Yunan makamlarının özellikle Kıbrıs olaylarından sonra “Türk” kelimesinin kullanımına izin vermediğini ifade eden Irazabalbeitia, bu adı taşıyan kuruluşların hukuk dışı ilan edildiğinin altını çizdi.

Yunanistan’daki Türk halkının resmi olarak “Müslüman Yunanlılar” olarak tanımlandığını bunu çılgınca bir yaklaşım olarak nitelendirdiğini belirtti. Bir azınlık üyesinin kendisine şunu ifade ettiğini yazdı: “Dilim ve Kültürüm Türk, ama kendimi öyle tanımlayamıyorum. Ben ateistim Müslüman değilim. Peki ben neyim ?”.

AB’nin azınlıkların haklarını koruma noktasında sağlam bir politikaya sahip olmadığını, AB üyesi devletlerin azınlıkların kültürel ve dilsel hakları konusunda istedikleri politikaları uyguladıklarına dikkat çekerek, Yunanistan’daki Türk toplumunun da böylesi bir uygulamanın kurbanı olduğunu belirtti.
Sosyal Ağlar